Haftalardır yeni yazı göremediği için merak eden, e-posta gönderen herkese teşekkürler öncelikle. Emin olun bu tip aralar vermek benim için de çok zor ve yeni yazı ekleyemediğim her hafta inanılmaz bir suçluluk duyuyorum ancak diğer hayatım (ofiste geçen) bazen çok yoğunlaşıp mutfakta geçirdiğim zamandan feragat etmeme neden olabiliyor. Her ne olursa olsun, bu mutfağın hiçbir zaman kapanmayacağından emin olabilirsiniz, bazen zorunlu aralar versem de yine tezgahın başına döneceğim.
Sıkıcı ofis durumlarını, sonu gelmeyen sunum ve raporları, az uykuyla geçiştirilen geceleri bir tarafa bırakırsak şu ara beni en mutlu eden şey uzayan günler oldu. Her geçen gün havanın daha da geç kararması, günü daha uzun yaşadığım aldatmacasını yarattığı için keyfim de yerinde geldi. Herhalde bana kalsa saatleri bir değil iki saat ileri alabilirdim bile.
Tüm bu karmaşa içinde bahar da yüzünü az da olsa gösterdi ancak İstanbul’daki soğuk bir türlü kırılmadı nedense. Güneşi birazcık bile görsek soğuk havayı unutup kahvemizi içmek için dışarıda masa aramaya başlıyoruz. Tabii soğuk hemen gitmese de bazı şeyler ufak ufak bizi terk etmeye başladılar bile, kış sebzeleri gibi. Son bir kaç haftalarını yaşıyor olsalar da ben hala sevdiğim kış sebzelerine veda etmekte zorlanıyorum.
Pırasa da bunların başında ve havuçla öyle muhteşem bir ikili oluşturuyorlar ki onları ayrı düşünmek benim için neredeyse imkansız. Yüksek ihtimalle çocukluğumda çokça yediğim annemin bol zeytinyağlı havuçlu pırasası da bunda etkili. Pişerken eve yayılan kokudan pek hoşlanmasam da ertesi gün soğuk ve bol limonla yerken aldığım lezzet hala damağımdadır. Zaten bazı şeyler kesinlikle piştiği gün içinde yenmemeli bana göre ki bunların en başında da zeytinyağlı pırasa gelir. Ertesi gün alacağınız tadı ilk gün almanıza imkan olmadığı için en iyisi biraz sabretmektir.
Pırasa, soğan sevmeyenlerin de imdadına yetişir. Daha yumuşak ve soğan kadar baskın olmayan aromasıyla bir sebepten soğan yemeyenlere de bu aileyle yakınlaşabilmeleri için bir fırsat yaratır. İçerisindeki yüksek fiber oranı nedeniyle de beslenme rejimimizde olması son derece faydalı olan pırasa, zengin bir potasyum ve mineral kaynağı olarak da mevsiminde bol bol tüketilmesi gereken sebzelerden.
Fransızlar pırasayı daha çok çorbalarda kullansa da benim aklımda güzel bir tart yapmak vardı. Dolaptaki taze keçi peynirini de vakit geçirmeden tüketmek adına pırasa, havuç, taze keçi peyniri ve biberiyeli tart yapmaya karar verdim. İsterseniz benim defalarca denediğim ve asla yarı yolda bırakmayan tart hamuru tarifimi kullanarak başka kombinasyonlar da deneyebilirsiniz ama siz yine de ilk olarak bu kombinasyona bir şans verin derim. Tart kalıbınızdaki dilimlerin ne kadar kısa sürede ortadan kaybolduğunu görünce ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Bu durumda kışa veda tartının tarifi hemen gelsin, kış da bir zahmet bizi bırakıp gitsin.
Malzemeler (6 kişilik)
- 5 sap kereviz
- 3 orta boy havuç
- 250 g. taze keçi peyniri
- 2 büyük yumurta
- 175 ml. süt
- 1 çorba kaşığı zeytinyağı
- Taze biberiye yaprakları
- Taze çekilmiş karabiber
- Deniz tuzu
- 100 g. tereyağı
- 2 büyük yumurta
- 245 g. tam buğday unu
- 1/3 çay kaşığı* deniz tuzu
Dolgu kısmı için
Tart hamuru için
* Su bardağı, çorba kaşığı ve çay kaşığı ölçüleri Amerikan ölçülerindeki ”cup”, “tablespoon” ve “teaspoon” karşılığıdır. Bu ölçüler için gerekli kapları mutfak malzemeleri satan yerlerden temin edebilirsiniz.
Yapılışı
1. | Fırınınızı 160 dereceye ısıtın. |
2. | Büyükçe bir karıştırma kabında un, 2 yumurta, tuz ve tereyağını karıştırın ve elinizle yoğurarak hamur haline getirin. |
3. | Hamur bir araya gelip kabın kenarlarına yapışmayan bir top haline gelince unlanmış bir yüzeye alın ve 23cm. çapında altı çıkabilen bir tart kalıbını kaplayacak hale gelinceye kadar merdaneyle açın. İsterseniz benim yaptığım gibi dikdörtgen şeklinde bir kalıp da kulllanabilirsiniz. Açtığınız hamuru kalıba yerleştirin ve kenardan taşan fazlalıkları bıçakla keserek düzeltin. |
4. | Kalıba yerleştirdiğiniz hamurun üzerinde kürdan ya da çatalın dişleriyle sık delikler açın (bu kısım, hamurun fırında eşit pişmesi, bir tarafının kabarıp çatlamaması için çok önemli). Kalıbı önceden ısıttığınız fırına yerleştirin ve 20-25 dakika veya üzeri altın rengi alana kadar pişirin sonrasında soğuması için kalıptan çıkarmadan bir kenara alın. |
5. | Pırasaların beyaz ve açık yeşil kısımlarını 2-2.5 cm’lik parçalara kesin. Havuçları orta incelikte dilimlere kesip diriliklerini kaybedinceye kadar kaynar suda bekletin ve süzün. Yayvan ve geniş bir tavaya zeytinyağını koyun ve orta ateşte pırasaları ve hafif yumuşamış olan havuçları çevirin (5-6 dakika). sonrasında soğuması için bir kenara alın. |
6. | Geniş bir karıştırma kabında taze keçi peynirini çatalla ezin. 2 yumurta, zeytinyağında sote ettiğiniz pırasa ve havuç, süt, ince kıyılmış biberiye yaprakları, tuz ve karabiberi ekleyip her şey iyice harmanlanana kadar karıştırın. |
7. | İç malzemesini soğumuş olan kalıptaki tart hamurunun üzerine dökün ve yayarak düzeltin, üzerine ara ara biberiye yaprakları atın ve 160 derecedeki fırında yaklaşık 30 dakika daha pişirin. |
#1 by çiğdeM - April 18th, 2011 at 03:31
merhaba Özhan gerçek bir kış lezzeti olmuş ellerine sağlık.Benim içinde pırasa hem başrolde hemde joker olarak kullandığım birsebzedir.Çorbadan kişe,tuzlu keke kadar çok farklı yerlerde kullanırım.Ege bölgesinde nohutlu zeytinyağlı yemeğini yapıyorlar çok güzel oluyor,denemeni tavsiye ederim.Eh artık bahar lezzetlerinde buluşmak ümidiyle….
#2 by zehra - April 18th, 2011 at 10:11
merhaba… keyifli fotograflarla nefis tariflerle dolu bir blogta buldum kendimi ve taaa en basa kadar gittim. Ellerinize saglik, takipcinizim…sevgiler
#3 by Ozhan - April 24th, 2011 at 22:03
Çiğdem, daha önce denemedim ama nohutla birlikte, hele de üzerinde bol limonla muhteşem olacağına hiç şüphem yok. Bu kış geçti (aslında geçmedi ama belki geçti diye yazarsam gerçekten geçer gider) bundan sonrakine nohutlu pırasayı kesinlikle deneyeceğimden emin olabilirsin.
#4 by Ozhan - April 24th, 2011 at 22:05
Beğenmene çok sevindim Zehra, umarım bundan sonra hep birlikte oluruz. Sevgiler…
#5 by esra yazıcıoğlu - April 26th, 2011 at 14:56
ELİNİZE SAGLİK
HARIKA GORUNUYOR. BAHARA MERHABA TARTINI ICINDE NELER OLACAK?
#6 by kumsal - May 6th, 2011 at 01:39
Özhan merhaba yine ve yeniden döktürmüşsün. Tadına bakasım geldi desem yalan olmaz herhalde. Ben genelde kremalı mantarlı yapıyorum. Pırasalı ve keçi peynirli hiç denememiştim. Sayende farklı bir lezzeti denemiş olucam. Teşekkürler. Sevgiler…
#7 by Ozhan - May 30th, 2011 at 23:44
Teşekkürler Esra, bahar gelmek bilmedi ama gelseydi herhalde kuşkonmaz en başta kullanacağım malzeme olurdu bahar tartı için.
#8 by Ozhan - May 30th, 2011 at 23:48
Teşekkürler bu güzel yorum için, tart gerçekten çok leziz olduğu için rahatlıkla öneriyorum. Ben de defalarca yaptım ve aynı gün içinde kırıntısı bile kalmadığını görünce lezzetinden emin oldum. Sevgiler, selamlar
#9 by elçin - September 2nd, 2011 at 18:57
Sizden aldığım tariflerde hep başarılı oldum bu tarifinize de güveniyorum süt yerine krema koysak lezzetini arttırmış olmazmıyız ben sebzeli tartlarda kremayı kullanıyorum çok lezzetli oluyor ..
Tabii kalorisi artıyor:)
#10 by Ozhan - January 14th, 2012 at 17:32
Elçin, tarifleri o kadar detaylı yazıyorum ki bazen okuyan korkup yapmayacak diye bile düşünüyorum ama şu ana kadar bana gelen sözlü yazılı tüm yorumlarda da tarifi satır satır takip edip başarıya ulaşamayan kimse olmadı. o nedenle de doğru bir şey yaptığımı anlıyorum. Krema elbette ki muhteşem olur, ben biraz kalori endişesiyle daha çok süte ağırlık veriyorum.