October 3rd, 2011
Bir haftasonu kaçamağı: Alaçatı
Saat öğleden sonra 2 civarı ve güneş hala tepede. Alaçatı’da nemli ve sıcak havada ellerim bir süredir arnavut kaldırımı yolda peşimde sürüklediğim bavulun sapına neredeyse yapışmış durumda. Bana telefonda verilen adres tariflerini telefonu kapatır kapatmaz unutmaya meyilli olmamın cezasını çekiyorum yine. En başta her şey aklımda çok netken birden bire sağdan mıydı yoksa soldan mı dönecektik sorusuyla kalakalırım sıklıkla ve o an aynı yerden ikinci kez geçtiğimi farkettiğim an olur her nedense. Telefonda biraz önce konuştuğum ve ”Tamam, tamam…Şimdi anladım neresi olduğunu…” dediğim kişiyi bir kez daha aramak ve sormak konusunda çok zorlandığım için de adresi kendim bulana kadar döner dururum (Bu galiba pek çok erkek için geçerli. Ve evet, çoğumuz gerçekten yol sorma özürlüyüz bunu da kabul etmek gerek sanırım).
Bu yazının devamını okumak için tıklayın »
January 30th, 2011
Paris’te Yemek Pişirmek
Sıkışık Paris trafiğinde metre metre ilerliyoruz üstelik benzinin bitmesi an meselesi. Hikayenin öncesini hiç anlatmayacağım çünkü “Bizi şehir merkezine rahat rahat götürecek kadar benzin var depoda.” dediğim anı hala beynimden silmeye çalışıyorum. Herşeye rağmen mucizelere inanmak gerek sanırım çünkü bu her anı stresli geçen bu yolculuk, “Araba şimdi yolun ortasında kaldı kalacak!” derken bitiyor ve artık homurdanmaya başlayan motora rağmen aradığımız adrese ulaşmayı başarıyoruz. Üstelik bir önceki yıl yaptığımız gibi her şey bittikten sonra mekana gelmemişiz hatta 5-10 dakika erken bile. kısacık, modern saç kesimiyle göze çarpan, gencecik ve de incecik bir Fransız kadın her türlü ekipmanın olduğu profesyonel bir mutfağın kapısında bizi bekliyor. Bu yazının devamını okumak için tıklayın »
October 30th, 2010
Paris’te Yemek
Bugeaud Bulvar’ında hızlı adımlarla yürüyoruz, haftalar öncesinden ayarlanmış bu özel randevunun hayaliyle gün içinde çok fazla bir şey yemediğimiz için karnımız zil çalıyor. Geç kalmamak için adımlarımızı sıklaştırıyoruz. Peki ama 16 numaralı bina nerede? Yanlış yolda olabilir miyiz? Ya da 16. bölgede bir başka Bugeaud Bulvarı var ve biz diğerinde mi dolanıp duruyouz? Tüm bunları düşünürken haritamıza bir kez daha göz atıyoruz. Ve evet! İşte orada…Altın renkli ferforje kapının üzerindeki siyah tentede yazan kelime dakikalardır gözümüzün aradığı yerin orası olduğunu anlamaya yetiyor: La table.
Burası toplamda 26 Michelin yıldızı alarak dünya çapında bir rekora sahip ünlü Fransız şef Joël Robuchon’un Paris’teki iki restoranından biri. Bu yazının devamını okumak için tıklayın »
Son Yorumlar